mistanbul

Kilise Ve Sinagoglar

Önceden paganizmin egemen olduğu İstanbul, Hıristiyanlıkla 4.yüzyılda tanışmış ve kiliseler de bu dönemden sonra yapılmaya başlanmıştır. İstanbul'a inşa edilen ilk kiliseler Havariyyun Kilisesi,Ayasofya ve Aya İrini'dir.

Fethe kadar İstanbul'da çok sayıda kilise inşa edilmiştir. Nesturilik, Monofizitlik, Katoliklik,0rtodoksluk, Süryanilik, Gregoryenlik, Keldanilik,Dominikenlik, Fransiskenlik gibi farklı

mezhep ve tarikatlerin kiliseleri Istanbul'da yer almıştır. Aynca Rum, Ermeni, Latin ve Ceneviz gibi farklı ulusların da kendilerine ait kiliseleri olmuştur.

Fetihten sonra Fatih Sultan Mehmed kiliseleri faaliyetlerinde özgür bırakmıştır. Ama Osmanlı Dönemi'nde artık kullanılmadığı için tamamen harap olan veya satın alınarak camiye dönüştürülen çok sayıda kilise olduğu da bilinmektedir.

Osmanlı Dönemi'nde de kilise yapımı faaliyetleri devam etmiştir. Ama bunlar Suriçi'nden çok Beyoğlu yakasında veya o dönemde henüz sayfiye yeri sayılan küçük bölgelerde ve Boğaziçi'nde inşa

edilmişlerdir.

Beyoğlu'ndaki kiliseler 16. yüzyıldan sonra ve daha çok elçilikler etrafında yapılmışlardır. Bunların önemlileri arasında St. Maria Draperis, St. Antoine de Padoue, Latin İtalyan Kilisesi, Ermeni-Katolik

Surp Yerrortutyon Kilisesi, Aya Triada, St. Louis, Terre-Sainte İspanyol Kilisesi ve İngiliz Elçiliği Kilisesi sayılabilir. Boğaziçi'ndeki bazı önemli kiliseler ise; Bebek Rum Ortodoks Ayios Haralambos Kilisesi,0rtaköy Rum Ortodoks Ayios Fokas Kilisesi, Bahariye'de Surp Levon Kilisesi ve Kuzguncuk Rum Ortodoks Ayios Pantaleymon Kilisesi'dir.

İstanbul'daki sinagoglann tarihi de kiliseler kadar eskidir. Bilinen ilk sinagog 318 yılında inşa edilmiştir. Zaman zaman bazılannın zorla kiliseye dönüştürülmesine veya Latin istilası sırasında talan

edilmesine rağmen sinagoglar varlıklarını sürdürmüşlerdir. İstanbul fethedildiği zaman, sayıları konusunda ihtilaf bulunmakla birlikte, az sayıda sinagogun olduğu bilinmektedir. Bunlardan bazılarından Fatih Sultan Mehmed'in vakfiyesinde bahsedilmektedir.

15. yüzyılda ilk önce İspanya daha sonra da Avrupa'nın çeşitli yörelerinden İstanbul'a başlayan Yahudi göçüyle birlikte sinagoglann sayısı hızla çoğalmıştır. Gelen göçmenler özgürce kendi sinagoglannı

inşa edebilmişlerdir.

Bu sinagoglar belirli bir mimari tarzına sahip değillerdi. Yapanların gelmiş oldukları: yörelerdeki mimari anlayışa veya yapıldıkları dönemin mimarisine göre inşa ediliyorlardı. Ama hepsinin ortak özelliği gösterişli binalar olmamalarıydı. Dışarıdan bakan birinin dikkatini çekecek veya başka din mensuplannı rahatsız edecek bir stil veya süsleme kullanılmadan, bir avlu içerisinde inşa edilmişlerdi.

Osmanlı İmparatorluğu'nun bünyesinde oldukça özgür olarak yaşamlarını ve dini etkinliklerini sürdüren Yahudi Cemaatine ait çok sayıda sinagog bugün de İstanbul'da faaliyetlerine devam etmektedir.

SAINT ANTOINE KİLİSESİ

Beyoğlu'nda İstiklal Caddesi üzerinde Galatasaray'dan Tünele doğru sol kolda bulunmaktadır.

İnşasına 1906 yılında başlanmış ve 1912 yılında tamamlanarak hizmete girmiştir. Mimarı İstanbul doğumlu olan Giulio Mongeri'dir. İtalyan rahipler tarafından yönetilen kilise, İstanbul'daki en büyük ve cemaati en geniş Katolik kilisesidir

Bir avlu içerisinde kurulan kiliseye, ön cadde üzerinde kiliseye gelir temin etmek maksadıyla yapılan ki apartmanın arasındaki kapıdan girilir. Kilise betonarme olarak ve İtalyan Neogotik uslubunda inşa edilmiştir.

STEPHAN (BULGAR) KİLİSESİ

Bulgar azınlığa ait bu kilise belki de İstanbul'un en ilginç kilisesidir. Osmanlı Devleti'nin Bulgar uyrukları daha önceleri Fener Ortodoks Patrikhanesi'ne bağlı kiliselerde ibadet ederlerdi. 19. yy'da milliyetçilik akımlarının etkisiyle olsa gerek, Bulgarlar kendi kiliselerine sahip olmak için devletten izin aldılar. Kilisenin bugün bulunduğu yer olan Balat'la Fener arasında ve Haliç kıyısındaki alanda ilk önce küçük ve ahşap bir kilise inşa edildi. Daha sonra büyük bir kilise yaptırmak için çalışmalar başlatıldı. Zeminin zayıf olmasından ötürü betonarme yerine daha hafif olduğu için demir iskelet yöntemi tercih edildi.

Kilisenin projesini İstanbul'lu bir Ermeni olan Hovsep Aznavur yaptı. Kilisenin prefabrik parçalarının yapılması uluslararası bir yarışma açıldı ve R Ph Wagner isimli bir Avusturya firması bu yarışmayı kazandı. Viyana'da imal edilen parçalar Tuna Nehri ve Karadeniz üzerinden gemiyle İstanbul'a taşındı. Yaklaşık 1.5 yıllık bir çalışmadan sonra 1898 yılında şimdiki yerine kuruldu.

Kilisenin taşıyıcı profilleri çelikten yapılmış ve üzeri saç ve döküm levhalarla kaplanmıştır.Bütün parçalar birbirlerine civata, somun, perçin veya kaynakla birleştirilmiştir. Mimari stil açısından neogotik ve neobarok öğeler içermektedir.

AYA YORGİ FENER RUM ORTODOKS PATRİKHANESİ KİLİSESİ

Fener'de, Sadrazam Ali Paşa Caddesi ile İncebel Sokağı arasında bulunmaktadır. Rum Ortodoks Patrikhanesi de bu kilisenin avlusunda yer almaktadır. 16. yüzyılda manastır olarak kullanılan Aya Yorgi'ye, Patrikhane 1602 yılında taşınmıştır. O günden bu yana, defalarca çeşitli sebeplerle hasar görmüş ve tamir edilmiştir. En son 1941 yılındaki yangında büyük hasara uğramış ve 1989 yılında başlatılan tamira çalışmaları 1991 yılında tamamlanmıştır.

Kilise, mimari olarak pek değerli ve gösterişli değildir. Ancak içerisinde bazı çok değerli eşyalar vardır. 5. yüzyıldan kaldı söylenen patrik tahtı, dünyada benzeri çok az sayıda bulunan üç mozaik ikon, Kudüs'te Hz. İsa'nın bağlanarak kırbaçlandığı kabul edilen bir sütun ve üç azizeye ait tabutlar bunların başlıcalarıdır.

SURP KRİKOR LUSAVORİÇ ERMENİ ORTODOKS KİLİSESİ

Karaköy'de, Sakızcılar Sokağı No:3'tedir.İstanbul'daki en eski Ermeni Kilisesi'dir. 1360 yılına ait bir yazmada bugünkü kilisenin bulunduğu yerde Surp Sarkis adında başka bir kiliseden bahsedilmektedir. Şimdiki kilisenin inşa tarihi ise 1431'dir.

Tarih boyunca birçok defalar tamirat gören kilise, 1958'deki Karaköy-Tophane arasındaki yol yapım çalışmaları sırasında önce kısmen, sonra tamamen yıkılır. Daha sonra 1965 yılında Mimar Bedros Zobyan tarafından eski yerinden biraz ileride yeniden inşa edilir.

Cumhuriyet döneminde inşa edilen birkaç kilise biri olan Krikor Lusavoriç, külah biçimindeki kubbesi ile Ermeni Kiliseleri arasında özel bir yere sahiptir. İstanbul'da bu tarz kubbesi olan çok az sayıdaki kiliselerden biridir. Girişe bitişik olarak inşa edilen çan kulesi klasik Ermeni kilise mimarisi üslubundadır. İçi, yıkılan kiliseye ait çinilerle bezeli bulunan kilisede, aynı zamanda az sayıda resim de süsleme unsuru olarak kullanılmıştır. İç aydınlatması da, Ermeni kilise stiline uygun olarak az sayıda ve dar pencereler vasıtasıyla sağlanmaktadır.

MERYEM ANA SÜRYANİ KADİM KİLİSESİ

Beyoğlu, Tarlabaşı'nda Karakurum Sokağı'ndadır. İstanbul'da Süryanilerce yaptırılan tek kilisedir. Süryaniler, kullandıkları diğer kiliseleri ya öteki mezheplerden ödünç almakta veya kiralamaktadırlar.

Meryem Ana Kilisesi 1960 yılında, Süryaniliğin Türkiye'deki merkezi olan Mardin'den getirilen taşlarla yaptınlmıştır. Taştan büyük bir binadır. Kilise dışında idare ve okul gibi bölümleri de vardır.

ANGLİKAN KİLİSESİ

Beyoğlu'nda, Serdanekrem Sokağı No.83 tedir. Kırım Kilisesi olarak da anılan bu yapının mimarı G. E. Street'dir.

Kınm Savaşına katılan İngiliz askerlerinin anısına inşa edilen kilisenin arsası Sultan Abdülmecid tarafından temin edilmiştir. Yapımına 1858 yılında başlanmış ve ancak 10 yıl sonra tamamlanmıştır. 1971 yılında cemaati iyice azaldığı için kapatılan kilise, 1991 yılında yeniden ibadete açılmıştır.

Neogotik bir mimarisi olan kilisenin, inşa esnasında kullanılan bütün taş malzemesi Malta'dan getirilmiştir.

NEVE ŞALOM SİNAGOGU

Sinagog Beyoğlu Kuledibi'nde Büyük Hendek Caddesi üzerindedir. "Barış Vahası" anlamına gelen Neve Şalom Sinagogu bir Musevi ilkokulunun jimnastik salonunun yeniden düzenlenmesiyle inşa

edilmiştir. Ilk olarak bu salon 1938 yılında ibadethane haline tirilmiş, ama gerekli izinler alınamadığı için kullanılamamıştır.1949 lında bu izin alınmış ve Istanbul Teknik niversitesi'nden yeni mezun olmuş iki Musevi nci olan Elio Ventura ve Bernard Motola rafından projesi hazırlanmıştır. Neve Sinagoğu 1951 yılında ibadete açılmıştır.

8 ton ağırlığında bir avizeyi taşıyan kubbesi, camları özel olarak İngiltere'den ithal edilen vitrayları ve mermer bölmeleri çok dikkât çekicidir.

1986 Eylül'ünde bombalı bir terörist tarafından saldırıya uğrayan sinagog, 1987 Mayıs'ında tamiratı tamamlanarak yeniden hizmete açılmıştır.

indirim kodu - discount code

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol